Mutluluk hayat boyu insanların hem anlamaya hem anlamlandırmaya çalıştığı ütopya. Bu ütopyaya ulaşma hayali ile nice hayatlar sönüyor. Ancak mutluluk göreceliliğin de etkisi ile çoğaldıkça çoğalan ve aynı anda her birine ulaşılması mana da saklı olan bir olgu. Söz gelimi mutluluk alanlarında olan çalışma hayatında ki mutluluğa bakalım mesela. Etrafınıza bakıp ortamlara ve konuşmalara dışına çıkıp bakabilirseniz, aslında bir çok insanın mevcut işinden/mesleğinden memnun olmadığını görebilirsiniz. Bu durum beraberinde ulaşılmak istenen meslekleri ve ideal alternatif yaşamları getirmektedir.
Ancak kişisel gözlemlerim ve -sancılı- tecrübelerim ışığında söyleyebilirim ki insanların sürüklendiği karamsar mesai saatleri aslında arafta bulunma halinden gelmekte. Öyle ki insanlar ideal ile mahkum oldukları yaşamlar arasında sıkışmanın baskısı altında kalırken tercih yapmanın sorumluluğu ile ezilmektedirler. İşte bu ihtiyacın getirdiği psikolojik gerilim hali mutsuzluğu beraberinde getirmektedir. Peki, çözüm ne?
Pazarlamanın temel aldığı ihtiyaçlar ve güdüler kapsamında ele aldığımız da söz konusu gerilimi zihin atlatmak için hızlı seçimler yapmaya sürüklenmekte ve ya ip uçları ile seçimler yapmaktadır, ancak bizim konumuz kapsamında mutluluğa ulaşmak böyle otomatik bir sisteme emanet edilemeyecek kadar değerlidir. Bu bağlamda ihtiyacın geriliminden kurtulmanın iki yolu görülmektedir.
Vazgeç/Feda Et! Cesaretle Hayaline Yürü hayatı inşa edeceğin geleceğin mutluluklu ile gelecekte yaşa!
Tamah Etme! Mevcut Haline Şükret ve hayatını bulunduğun anda mutlulukla yaşa!
Bir düşünün, her bir seçeneği destekleyen milyonlarca felsefe, kitap, özlü söz, ted konuşması mevcut. Ancak önemli olan seçimi yapmış olmak.
Seçim Özgürlüğü ile Çalışma Hayatında Mutluluklar!